Büyük gruplar tarafından anılmanın hoş olduğunu vurgulayan deneyimli teknik adam, “Sosyal medyada pek yokum. Profesyoneller beni bilgilendiriyorlar. İşin açıkçası uzun mühlet çalışan birisiyim. Benim futbolculuğum ve antrenörlüğüm 45 sene oldu. Bu 45 sene içinde yalnızca 28 ay boşluğum var. Yılda 15 güne denk geliyor. Büyük gruplarla anılmak, oraya layık gösterilmek hoş. Bu vakte kadar yaptıklarımızın karşılığı. Ulusal kadrolarda çalıştım, dört büyük kulübün içinde bulundum. Fenerbahçe ile de vakit zaman düşünüldük fakat gerçekleşmedi. Benim için gerçek vakit ve yanlışsız kulüp hangisiyse o olsun. O denli bir şey olursa bunun değerlendirmesin yaparız diye düşünüyorum.” dedi.

“FENERBAHÇE’YE GELECEĞİM SÜREÇTE YAŞADIM”

Trabzonspor’daki son periyodunda toplumsal medyadan gelen tenkitler hakkında sorulan soruyu da yanıtlayan Avcı, “Hızlı tüketimin olduğu bir toplumdayız. Çok sağlıksızca bilgi kirliğinin olduğu ve menfaate dönüştüğü bir ortam. Toplumun da bu köpürtmenin peşinden gittiği bir süreç yaşanıyor. Büyük kulüplerimizin yöneticileri de ne yazık ki toplumsal medyaya teslim olmuş vaziyettiler. Hiçbir vakit bir gelişim sağlanmayacak. Bu halde olunca gelişim de tıkanıyor. Trabzonspor’da da bunu yaşadım, Fenerbahçe’ye geleceğim süreçte de yaşadım” kelamlarını sarf etti.

Futbola başlama öyküsünü anlatan ve çocukluğuna değinen Avcı, “Futbol, hayatımın bir çıkış noktası. Semtte benim için herkes ‘İyi futbolcu olacak’ kaygısı. Tek hayal ettiğim şeydi. Mahalle ortasında biri beni görüp götürecek diye bir tutkum vardı. Mahallede çok alanlarımız yoktu, meskenlerin artlarında kömürlükler vardı. O kömürlüklerin kapıları kaleydi. O kapıları açıyordum oraları kale yapıyordum ve şut çekiyordum” dedi.