Milli judocu, kendisi gibi olanlara ilham vermek istiyor

Görme engelli ulusal paralimpik judocu Ecem Taşın Çavdar, engellilerin en büyük sorunlarından birinin kendilerini meskene kapatmaları olduğunu belirterek, “Geçmişte öz inançsızdım lakin artık bastonumu aldığımda tüm dünyayı gezebileceğimi hissediyorum. Spor bana bunu kazandırdı. Siz de başarabilirsiniz.” dedi.

Bursa’da yaşayan ve 2024’te Paris’te düzenlenen Paralimpik Oyunları’nda J1 kategorisinde bronz madalya kazanan Çavdar, AA muhabirine, 7-14 Ocak Görme Engelliler Haftası hasebiyle engelli ömrünü, sporun hayata kattığı kıymetleri ve meslek amaçlarını anlattı.

Çavdar, kendisine 18 yaşında tavuk karası hastalığı teşhisinin konulduğunu belirterek, bulanık görmeyle başlayan rahatsızlığının vakitle yüzde 90’ın üzerinde görme kaybına neden olduğunu söyledi.

Birinci başlarda durumunu kabullenemediğini, uzun müddet konuta kapandığını, kimseyle görüşmek istemediğini ve psikolojisinin altüst olduğunu lisana getiren Çavdar, spor sayesinde bu güçlü süreci atlattığını tabir etti.

Çavdar, görme kaybı yaşamadan evvel atletizmle ilgilendiğini lisana getirerek, hastalığıyla girdiği buhranı aşabilmek ve kendisini daha uygun hissedebilmek için paralimpik sporlara yöneldiğini kaydetti.

Judoyla bu süreçte tanıştığına dikkati çeken Çavdar, şöyle devam etti:

“Engelli sporlarına baktığımda judo da o listede yer alıyordu. Judoya başlamak hayatımı değiştiren o birinci adımdı ve beni bugünlere taşıdı. Judo sayesinde evvel engelli olduğumu kabullendim ve aşmayı öğrendim. Kendimi savunabiliyorum, yolda daha özgür hareket edebiliyorum. Düşüş teknikleri sayesinde düştüğümde en az ziyanla kalkıyorum. Judo sayesinde ulusallık kontenjanıyla üniversiteye girdim, burslar kazandım ve iş sahibi oldum. Sporun bana kazandırdığı en büyük kıymet öz itimat oldu. Hem maddi hem de manevi olarak judonun ve Bakanlığımızın katkıları için minnettarım.”

– “İlk engelli olduğumda 6 ay hiç dışarı çıkmadım”

Çavdar, engelli bireylerin kendilerini ekseriyetle “işe yaramaz, iş sahibi olamaz, hobi edinemez” bireyler olarak görmelerinde çevresel faktörlerin de tesirinin bulunduğunu vurguladı.

“Engelliler için hayat nitekim güç.” diyen Çavdar, şunları söyledi:

“Ben de birinci vakitler sokağa çıktığımda insanların tahammülsüzlükleri ve incitici yorumlarıyla karşılaşıyordum. Manisiz beşerler, bizlerin de haklarının olduğu gerçeğini unutuyor. Geçen bir çocuk, annesiyle yanımdan geçerken ‘Bu, ne yapıyor?’ diye sordu, annesi de ‘O hasta.’ dedi. Bu, çok incitici. Biz hasta değil engelliyiz. Muhakkak hastalık diye bir şey yok.”

Pürüzünün ortaya çıktığı periyotta yaklaşık 6 ay konuttan ayrılmadığını belirten Çavdar, bugün ise yaklaşık 40 ülkeyi gezen bir atlet olduğuna işaret etti.

Çavdar, engelli bireylerin kesinlikle hobi edinmeleri, bir işle meşgul olmaları ya da sporla ilgilenmeleri gerektiğini söz ederek, sporun hayata bağlanmada en kıymetli etkenlerden olduğunun altını çizdi.

Engellilerin çekinme hislerini yenmeleri gerektiğini kaydeden Çavdar, “Judoya birinci başladığımda molalarda kendi suyumu bulamadığım vakit kimseden istemek zorunda kalmamak için su içmiyordum lakin vakitle bu çekingenliğimi aştım. Artık hem arkadaşlarımla idmanlara gidip geliyorum hem de onlarla özel teknik çalışmalar yapabiliyorum.” diye konuştu.

– “Hedefim Türk bayrağını en üst taşımak, başarılarımla engellilere ilham olmak”

Çavdar, her karşılaşmada engellilere örnek olmak ve onlara ilham vermek maksadıyla “tatami”ye (judo minderi) çıktığını lisana getirdi.

Engellilerden en büyük isteğinin artık dışarı çıkmaları olduğunu anlatan Çavdar, “Ben de bunun için yarışıyorum. Beni görüp ‘Ecem yapabiliyorsa biz de judocu olabiliriz, biz de atlet olabiliriz.’ demelerini istiyorum. Engellilerin, bilhassa de engelli bayanların, haklarından asla vazgeçmemelerini istiyorum. Meskende durdukça hayat küçülüyor ancak dışarı çıktığınızda değişik bir dünyaya ‘Merhaba’ diyorsunuz.” tabirlerini kullandı.

En büyük amacının Türk bayrağını en yükseklere taşımak ve başarılarıyla engelli bireylere ilham olmak olduğunu vurgulayan Çavdar, kelamlarına şöyle devam etti:

“Bugüne kadar 3 olimpiyat gördüm, 2 olimpiyat üçüncülüğüm, dünya şampiyonluklarım ve Avrupa derecelerim var. Konuttan çıkmayı bile düşünmeyen biri olarak bugün mesleğimde adım adım ilerliyorum. Engellilere şunu söylemek istiyorum: Asla meskende oturmayın. Yapabilirsiniz, dışarı çıkın. Yardım istemekten çekinmeyin zira yardım istemek pes etmek değildir.”

Görme Engelliler Haftası’nın engelli ve manisiz bireyler ortasında empati kurulması için köprü vazifesi gördüğünü söz eden Çavdar, kelamlarını şöyle tamamladı:

“Engelliler, engelliyim diye kendini konuta kapatmamalı ya da meslek edinemem diye düşünmemeli. Tıpkı biçimde manisiz bireyler de engellilere karşı yanlış niyetler geliştirip acıma hissiyle hareket etmemeli. Biz engelliler her şeyi başarabiliriz. Paralimpik sporlar bunun en büyük ispatı. Geçmişte öz inançsızdım fakat artık bastonumu aldığımda tüm dünyayı gezebileceğimi hissediyorum. Spor bana bunu kazandırdı. Siz de başarabilirsiniz.”