Yahudi kuruluşu Erev Rav’ın Yönetim Kurulu Üyesi: “Sorumlu İsrail taraftarı”

Hollanda’daki Yahudi kuruluşu Erev Rav’ın Yönetim Kurulu Üyesi Anna Joseph, Hollanda’nın başşehri Amsterdam’da 7 Kasım’da UEFA Avrupa Ligi’nde oynanan Ajax-Maccabi Tel Aviv maçı öncesi ve sonrasında yaşanan olayların sorumlusunun İsrailli taraftar kümeleri olduğunu söyledi.

Amsterdam’da İsrailli Maccabi Tel Aviv taraftarlarının neden olduğu olayların akabinde yaşananları AA muhabirine kıymetlendiren Hollandalı Yahudi kuruluşu Erev Rav’ın Yönetim Kurulu Üyesi Joseph, İsrail’e yönelik tenkitlerin antisemitizm olarak yansıtılmasını eleştirdi.

Erev Rav’ın, ülkedeki birinci antisiyonist Yahudi kuruluşu olduğunu belirten Joseph, Ajax-Maccabi Tel Aviv karşılaşması öncesi ve sonrasında çıkan olayların sorumlusunun İsrailli taraftar kümeleri olduğunu lisana getirdi.

Hollanda medyası ve hükümet yetkililerinin, İsrail taraftarlarının başlattığı şiddet olaylarını “Yahudi karşıtlığı” olarak lanse etmesine reaksiyon gösteren Joseph, “İsrail ile Yahudilik farklı kavramlardır. İsrail, bir devlettir ve içinde birçok farklı din ve etnik köken barındırır. Yahudilik ise bir dindir. Bu ikisinin tıpkı gösterilmesi hem Musevileri hem de Filistinlilerin haklarını savunanları tehlikeye atıyor.” dedi.

Joseph, Ajax-Maccabi Tel Aviv maçı öncesi ve sırasında yaşananlarla ilgili, “İsrailli Maccabi taraftarları Amsterdam’a geldi. Binaların üzerindeki özel eşyalara ziyan verip Filistin bayrağını indirerek meydanda yaktılar. Bir taksi sürücüsünü dövdüler. Toplu taşımada ırkçı ve soykırım yanlısı müzikler söylediler. Filistinli topluluk üyeleri, Müslümanlar ve öbür azınlıklar, kendilerini inançta hissetmedi. Bu durum hükümete bildirilmesine karşın İsrailli taraftarların şiddetine karşı hiçbir tedbir alınmadı.” tabirlerini kullandı.

İsrailli taraftarların şiddetine karşı sessiz kalan Hollanda hükümetinin, sonrasında yaşanan olayları “antisemitizm” olarak nitelendirmesini eleştiren Joseph, “Hükümet, İsraillilere yönelik her türlü şiddeti antisemitizm olarak nitelendirdi ve bunu bir pogroma benzetti. Bu bir pogrom değil.” değerlendirmesinde bulundu.

“Hollanda polisi uygun müdahalede bulunmadı”

Joseph, polisin olaylara müdahale etmekte geç kaldığını belirterek, “Hollanda polisinin uygun formda müdahale ettiğini düşünmüyorum. Haftanın başında Maccabi taraftarları şiddet uygularken onları durdurmalıydılar, böylelikle haftanın sonunda yaşanan tırmanışı görmezdik.” dedi.

Hollanda makamlarının, taşkınlık çıkaran İsrailli taraftarların yerine Filistin destekçilerini gözaltına almasını eleştiren Joseph, “Polis, Maccabi taraftarları dışındaki bireyleri tutuklamayı gaye aldı. Birçok insan haklı olarak incinmiş ve öfkeli zira hükümetin uygulamasını ikili standart olarak görüyorlar.” diye konuştu.

“Hollanda’da antisemitizm ekseriyetle beyaz Hollandalılardan geliyor”

Joseph, Yahudi toplumunun kendilerini inançta hissetmediğine dair savların gerçeği yansıtmadığını söyledi.

“Organizasyonumuz, rastgele bir tehdit bildirisi almadı. Organizasyonumuzdaki hiç kimse bilhassa tehdit edilmedi. Tanıdığım hiç kimse dışarı çıkmaktan korkmuyor ve Hollanda’da hiç kimse Filistinliler yahut rastgele bir Arap tarafından antisemitik bir olaya maruz kalmadı.” diyen Joseph, Hollanda’daki Müslümanların ve Filistin destekçilerinin antisemitik faaliyetlerde bulunmadığını vurguladı.

Joseph, “Geçen yıl bir arkadaşım antisemitik bir olay yaşadı. ‘Soykırıma karşı Yahudiler’ pankartı taşırken iki Hollandalı beyaz erkek, ona ‘Yahudi domuzu’ dedi. Hollanda’da antisemitizm çoklukla beyaz Hollandalılardan geliyor. Filistinlilerden geldiği tezi yanlış.” dedi.

Joseph, katıldığı onlarca Filistin destekçisi protestoda hem protestonun Filistinli organizatörleri hem de başka protestocular tarafından her vakit sıcak karşılandığına dikkati çekti.

“Ana akım medya gerçekleri çarpıtıyor”

Ana akım medyanın olayları farklı yansıttığını belirten Joseph, “İsrail’i eleştiren her şeyi antisemitik olarak göstermeye çalışan çok fazla propaganda var. Bu, Yahudi propagandası değil siyonist propagandası. Siyonizm, İsrail’in desteklenmesidir. İsrail’e yönelik her türlü eleştiriyi susturmak için bunu antisemitik göstermeye çalışan siyonist propaganda makineleri var.” dedi.

Joseph, bu duruma örnek olarak Almanya’da tartışılan bir düzenlemeye değinerek, “Şu anda Almanya’da olan güzel bir örnek. İsrail’e yönelik her türlü tenkidin antisemitik olduğunu söyleyen yasalar çıkarmaya çalışıyorlar. Bu, bir devlete yönelik eleştiriyi bir dine yönelik tenkit olarak göstererek susturmak için tasarlanmış bir teşebbüs. Bu, yalnızca o ülkedeki hak hareketlerine değil birebir vakitte bununla mutabık olmayan Musevilere de baskı uyguluyor. Birçok Yahudi, Filistinlilerle dayanışma içinde İsrail’e karşı çaba ediyor.” sözlerini kullandı.

“Filistin hakları hareketleri antisemitik olmakla suçlanıyor”

Joseph, İsrail ile Yahudiliğin farklı kavramlar olduğunun altını çizerek, “İnsanların anlaması gereken şey, İsrail ile Yahudilik ortasında fark olduğudur. Bu ikisi o denli iç içe geçmiş durumda ki İsrail’i eleştirmek antisemitik olarak bedellendiriliyor. Bu, hakikat değil. İsrail, bir devlettir ve içinde birçok farklı din ve etnik köken barındırır. Yahudilik ise bir dindir, kimilerine nazaran bir etnisitedir. Bu ikisi birebir şey değildir.” dedi.

İsrail’i eleştirmek ile antisemitizmin birbirine karıştırılmasının bütün Musevileri tehlikeye attığını kaydeden Joseph, “Bu karışıklık hepimizi tehlikeye atıyor. Filistin hakları hareketleri, hakları için çaba ettiklerinde ve bir hükümetin zararlarına karşı konuştuklarında antisemitik olmakla suçlanıyor. Birebir vakitte bu karışıklık, İsrail’in şiddetinin dünyanın dört bir yanındaki Musevilere mal edilmesine neden oluyor. İsrail daha şiddetli hale geldikçe dünya genelinde Musevilere karşı nefret hatalarında artış görüyoruz. Bunu 2014’te İsrail, Gazze’yi işgal ettiğinde gördük. Artık de İsrail’in Gazze’yi yok etme teşebbüsüyle tekrar görüyoruz.” diye konuştu.

“Hollanda, Musevileri korumak istiyorsa İsrail’in Gazze’deki soykırımına cürüm iştirakini durdurmalıdır”

Joseph, Hollanda hükümetinin İsrail’e takviyesine ait, “Hollanda hükümeti, şayet Musevileri korumak istiyorsa İsrail’in Gazze’deki soykırımına hata iştirakini durdurmalıdır.” dedi.

İnsanların Filistin’de yaşananlar konusunda öfkeli ve üzgün hissetmesinin çok anlaşılır bir durum olduğunu lisana getiren Joseph, “Hollanda hükümeti, İsrail ve Musevilerin tıpkı olduğunu söylediğinde bu, Musevileri tehlikeye atıyor. Bizim, Erev Rav olarak isteğimiz, soykırımın durması, Hollanda hükümetinin İsrail’i silahlandırmayı bırakması ve Yahudiliği siyonizmle bir tutmaktan vazgeçmesi.” formunda konuştu.

“İsrail aykırısı Museviler görmezden geliniyor”

Dünya genelinde İsrail’in varlığına ve davranışlarına karşı çıkan birçok Musevinin bulunduğunu söyleyen Joseph, “Biz görmezden geliniyoruz. İsrail’e yönelik her tenkidin antisemitik olduğunu söyleyen ana akım anlatı tarafından yok sayılıyoruz. 1948’de İsrail’in kuruluşuna karşı çıkan Museviler de vardı. Bu da tarihten siliniyor. Biz, dünyanın her yerinde İsrail’e ve aksiyonlarına karşı olduğumuzu söylüyoruz. Hala Yahudiyiz. Bu iki şey, İsrail ve Yahudilik birebir değil.” dedi.

İsrailli taraftarlar, provokasyonlarda bulunarak olay çıkarmıştı

İsrailli taraftarlar, Hollanda’nın başşehri Amsterdam’da UEFA Avrupa Ligi’nde 7 Kasım’da yapılan Ajax-Maccabi Tel Aviv maçı öncesi ve esnasında Filistin destekçilerine saldırıp provokasyonlarda bulunarak olay çıkarmıştı.

Toplumsal medyaya yansıyan manzaralara nazaran İsrailli taraftar kümeleri, Amsterdam sokaklarındaki Filistin bayraklarını sökmüş ve Filistin destekçisi oldukları gerekçesiyle Arap kökenli taksicilere sopayla saldırmıştı.

Müsabaka öncesinde İspanya’daki sel felaketinde hayatını kaybedenler için bir dakikalık hürmet duruşu sırasında ıslıklı protestoya ve slogan atmaya devam eden İsrailli taraftarlar, stadyum etrafında ve sokaklarda Arap tersi ve Filistinlilere soykırım yapılmasını destekleyen sloganlar atmıştı. Stadyum etrafından paylaşılan imajlarda taraftar kümelerinin söylediği marşlarda “Gazze’de okul yok zira Gazze’de çocuk kalmadı.” tabirinin geçtiği duyulmuştu.

Hollanda’da maç öncesi ve sonrasında çıkan olaylarla ilgili 63 kişi gözaltına alınmıştı.